Bizimle İletişime Geçin

Sinema

Bella’nın Bilinçaltı Yolculuğu: Poor Things’in Psikanalitik Analizi #inceleme

Yorgos Lanthimos’un yönettiği ve Tony McNamara tarafından senaryosu kaleme alınan, Alasdair Gray’in 1992 tarihli romanından uyarlanan Poor Things, 2023 yapımı bir film olarak karşımıza çıkıyor.

Yorgos Lanthimos’un yönettiği ve Tony McNamara tarafından senaryosu kaleme alınan, Alasdair Gray’in 1992 tarihli romanından uyarlanan Poor Things, 2023 yapımı bir film olarak karşımıza çıkıyor. Filmin oyuncu kadrosunda Emma Stone, Mark Ruffalo, Willem Dafoe, Ramy Youssef, Christopher Abbott ve Jerrod Carmichael gibi ünlü isimler yer alıyor.

Poor Things, Viktorya dönemi Londra’sında beyin nakli yoluyla hayata döndürülen ve kendini keşfetme yolculuğuna çıkan genç bir kadın olan Bella Baxter’a odaklanıyor. Film, sıra dışı bir bilimkurgu hikayesi gibi görünse de, aslında insan psikolojisinin karmaşıklığını çözmeye yönelik bir yolculuğa davet ediyor. Bella, kendisi ve çevresiyle kurduğu ilişkiler üzerinden derin anlamlar ve semboller aracılığıyla incelenerek izleyicilere zengin bir deneyim sunuyor. Feminist bir Frankenstein hikayesi olarak da nitelendirilebilecek olan Poor Things, toplumsal cinsiyet rolleri ve bireysel kimlik arayışının yanı sıra, bilimin etiği ve insan doğasının sınırlarını sorguluyor. Bu incelemede, filmdeki psikanalitik derinlikleri keşfetmek için adım adım Bella’nın iç dünyasına doğru bir yolculuğa çıkacağız.

Bella’nın Yeniden Doğuşu: Bilinçaltının Sınırları ve Toplumsal Kabul

Filmin merkezinde, trajik bir ölümün ardından sıra dışı bir deneyin konusu olan Bella’nın hikayesi yer alıyor. Dr. Godwin Baxter’ın bilimsel girişimi, Bella’nın beynini karnındaki bebeğin beyniyle değiştirerek onu hayata geri döndürüyor. Yeniden canlanan Bella, Dr. Baxter’ın himayesi altında kendini ve dünyayı keşfetmeye başlıyor. Ancak, bu keşif yolculuğu, sadece dış dünyanın sınırlarında değil, aynı zamanda iç dünyasının derinliklerinde de gerçekleşiyor.

Filmin ana teması, bir bebeğin yetişkin bir kadının bedeninde var olmasının toplum tarafından nasıl karşılanacağıdır. Bu temanın etrafında şekillenen hikaye, toplumun kadına bakış açısını, normları, ideolojileri ve sınıfsal farkları da incelemektedir. Bella, Dr. Baxter’a adeta bir tanrı gibi tapar ve dış dünyadan tamamen izole edilmiş bir şekilde onun himayesinde büyür. Ancak, bu izolasyon, Bella’nın gerçek dünyayı ve kendi benliğini anlama çabasını sınırlar.

Yorgos Lanthimos’un önceki filmi Köpek Dişi ile karşılaştırıldığında, her iki film de karakterlerin dış dünyadan izole edilmesi ve öğrenilmiş gerçekliklerle yaşaması gibi benzer temaları işlediği görülmektedir. Poor Things’de Bella, dış dünyadan koparılmış ve kendisine dayatılan gerçeklikle yetinmek zorunda bırakılmıştır. Bu durum, Lacan’ın “öteki” kavramının ardındaki arzuyu takip etme eğilimini ve gerçekliğin nasıl inşa edildiğini sorgulatır. Bella’nın, dışarıdan gelen etkileşimlerle ve özellikle Duncan Wedderburn gibi karşılaştığı kişilerle yaşadığı maceralar, onun çocuksu cesaretini ve merakını körükler. Bu süreç, Bella’nın kendi kimliğini bulma ve toplumsal kabulleri sorgulama yolculuğunu başlatır.

Filmdeki siyah beyaz sekansların renkli sahnelere dönüşmesi, metaforik bir yeniden doğuşu simgeleyebilir. Bu, Bella’nın hayatında yeni bir aşamaya geçtiğini ve kendi kimliğini bulma yolculuğunu tamamlamaya doğru ilerlediğini gösterebilir. Bella’nın yeniden doğuşu, sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir dönüşümü de işaret edebilir.

Bella Baxter’ın dudaklarından dökülen sözler, sadece bir karakterin değil, tüm insanlığın arzusunu dile getirmektedir: “Eğer dünyayı tanırsam, onu iyileştirebilirim.” Bu cümle, “Poor Things” filminin kalbinde yatan derin bir gerçeği ifade etmekte. Bella’nın bu sözleri, izleyicilere, dünyanın karmaşık yapısını ve içinde barındırdığı sorunları anlamadan, onları çözmenin mümkün olmadığını hatırlatıyor. Filmdeki bu kritik an, Bella’nın sadece kendi varoluşunu değil, çevresindeki dünyayı da sorguladığı bir dönüm noktasıdır. Bu, izleyiciye, kendi iç dünyalarına dönüp, dış dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilmek için önce kendilerini iyileştirmeleri gerektiği mesajını veriyor. Bella’nın bu bilgeliği, filmin sadece bir sahnesinde değil, tüm yapısında yankılanan evrensel bir tema olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bella’nın Özgürlük Arayışı: Büyük Ötekinin Gölgesinde

Filmin, Bella’nın hayatına dair öne çıkan temalarından biri, hükümet veya otorite figürlerinin etkisinden tamamen bağımsız olamama durumudur. Bella’nın yeniden doğuşu, sadece fiziksel bir dönüşüm değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasi yapıların birey üzerindeki baskısını da yansıtabilir. Dr. Godwin Baxter, Bella’nın hayatına yeniden şekil verirken, onun büyük bir öteki gibi algılanmasına neden olur. Dr. Godwin Baxter’ın büyük öteki olarak tanımlanması ve Bella’nın onun himayesindeki halk olarak resmedilmesi, Lacan’ın psikanalitik teorileriyle örtüşür. Bella’nın zihinsel büyüme ve özgürlük arayışı, Lacan’ın arzu nesnesi kavramıyla da ilişkilendirilebilir. Bella, kendi arzularını ve kimliğini keşfetme yolculuğunda, Dr. Baxter’ın ve toplumun arzularının nesnesi haline gelir. Ancak, bu süreçte, Bella’nın kendi özgürlüğü ve iradesiyle çatıştığı görülür.

Bella, Dr. Baxter’ın himayesi altında büyür ve dış dünyaya karşı kendi özgürlüğünü arzularken bile, onun etkisinden tam olarak kurtulamaz. Bu durum, bireylerin ve toplumların, otorite figürlerinin gölgesinden çıkamadıklarını ve özgürlüklerini tam anlamıyla elde edemediklerini gösterir. Bella’nın deneyimleri aynı zamanda Freud’un “bilinçdışı” kavramıyla da ilişkilendirilebilir; çünkü Bella, toplumun ve Dr. Baxter’ın arzularının bir nesnesi haline gelirken, kendi arzularını ve kimliğini keşfetmeye çalışmaktadır.

Film, bu temayı ele alarak, izleyicilere toplumsal ve siyasi yapılar içindeki bireyin rolünü ve özgürlüklerin sınırlarını sorgulatır. Bella’nın özgürlük arayışı, toplumun ve otorite figürlerinin belirlediği sınırlarla karşı karşıya gelirken, izleyicilerin de kendi varoluşlarını ve özgürlüklerini sorgulamalarını sağlar. Film aynı zamanda Bella’nın yaşadığı toplumun cinsiyet rollerine ve kadınların maruz kaldığı baskılara da ışık tutar. Bella’nın deneyimi, kadının bedeni üzerindeki toplumsal kontrolün bir metaforudur ve film, bu kontrolü reddeden bir kadının gücünü ve direncini kutlar.

Film bireyin toplum içindeki yerini, özgürlük arayışını ve otorite figürlerinin etkisini sorgulayarak, izleyicileri derinlemesine düşündürür. Lacansal paradigmayla yaklaşarak, filmdeki karakterlerin ve ilişkilerin altında yatan derin anlamları keşfetmek oldukça ilgi çekici bir deneyim.

Görsel Büyü: Estetik Değerlendirme

Filmdeki görsel anlatım ve tasarım, izleyiciyi etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor ve estetik değeriyle dikkat çekiyor. Özellikle Emma Stone’un etkileyici performansı ve görsel tasarım ekibinin çalışmaları, filmi görsel olarak zenginleştiriyor. Stone’un bu filmdeki performansı, ona En İyi Kadın Oyuncu Oscar ödülünü kazandırdı ve haklı bir şekilde büyük övgüler aldı.

Filmde kullanılan renkler ve atmosfer, izleyiciye farklı duygusal katmanlar sunarak, hikayenin derinliklerine inmeye davet ediyor. Rahatsız edici varlıklar ve görüntüler, izleyiciyi sarsıyor ve filmdeki karakterlerin gelişimini destekleyen cinsellikle ilgili diyaloglar ve Bella’nın tanımlamalarıyla bir araya geliyor.

Özellikle farklı ülkeleri ziyaret ettikleri sahnelerde, filmde çeşitli çekim açıları ve yapay dünya dikkat çekiyor. Oyuncakvari görsel efektler, filme benzersiz bir atmosfer katıyor ve izleyiciyi gerçeklik ile hayal arasında gidip gelmeye davet ediyor. Gemi sahnesinde, geminin oyuncak bir gemiye benzemesi, belki de karakterlerin kendi içsel yolculuklarını temsil ediyor olabilir. Geminin oyuncak gibi görünmesi, karakterlerin kendi iç dünyalarında ve yaşamlarındaki sahte kabukları ortaya çıkarabilir. Bu sahne, gerçeklikle oyun arasındaki ince çizgiyi temsil ederken, aynı zamanda psikanalitik bir bakış açısıyla karakterlerin içsel çatışmalarını da yansıtabilir. Filmdeki görsel anlatım ve tasarım, sadece izleyiciye görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda karakterlerin iç dünyalarını ve hikayenin derinliklerini de yansıtıyor. Bu şekilde, film sadece bir hikaye anlatmaktan öteye geçerek, izleyiciyi düşündüren ve etkileyen bir deneyim sunuyor.

Özgürlüğün Dansı: Bella Baxter’ın Ayak İzlerinde Bir Yolculuk

Bella Baxter’ın dans sahnesi beni en çok etkileyen ve derinlemesine düşündüren sahnelerden biriydi. Bu sahne Bella’nın iç dünyasının ve bağımsızlık arzusunun sembolik bir ifadesi olarak sunuluyor ve izleyicide derin bir etki bırakıyor. Dans sadece fiziksel bir aktivite değil aynı zamanda Bella’nın içsel mücadelesinin ve özgürlük arayışının bir yansıması olarak da görülebilir.

Bella’nın her hareketi, kısıtlayıcı sosyal normlara ve beklentilere karşı bir meydan okuma olarak yorumlanabilir. Dans ederken attığı her adım, içsel gücünü ve bağımsızlığını ifade eder. Özellikle Duncan’la dans ettiği anlarda Bella’nın duygusal derinliği ve karmaşık kişiliği daha da belirginleşiyor. Dans, Bella’nın özgürlüğe olan tutkusunun bir sembolüdür ve bu sahnede bunu en çarpıcı şekilde görebiliriz.

Bella’nın dansı aynı zamanda onun çocuksu ruhunu yansıtmaktadır. Sahnedeki masumiyeti ve oyunbazlığı, Bella’nın içindeki özgür ruhun tezahürüdür. Duncan ile olan dansı sırasında gösterdiği reaksiyonlar, Bella’nın güveni ve neşesiyle birlikte özgürlüğe olan inatçı tutkusunu da gösterir. Bu sahne, Bella’nın karakter gelişiminde kritik bir rol oynar. Dans, onun özgürlük arayışının ve kendini ifade etme çabasının somut bir göstergesidir. Sahne, izleyiciye özgürlüğün ve kişisel gücün değerini sorgulatır ve bu temalar üzerine düşünmeye teşvik eder. Aynı zamanda Bella’nın dansı, filmdeki feminist temaları da vurgular niteliktedir. Bella, dans ederek toplumsal normlara meydan okur ve kendi kimliğini güçlü bir şekilde ifade eder. Bu, kadınların kendi özgürlükleri ve güçleri için mücadele etmelerinin önemini vurgular.

Yağmur Naz Karakaya / info@refleksif.com

Devamını Oku

Sinema

4.Sinemada Film Festivali, 12-21 Temmuz’da Büyükada ve Heybeliada’da!

Yaz aylarında sinemanın büyüsünü Adalar’a taşıyan “Sinemada”, bu yıl 12-21 Temmuz tarihlerinde 4. Sinemada Film Festivali adıyla gerçekleşecek!

Yaz aylarında sinemanın büyüsünü Adalar’a taşıyan “Sinemada”, bu yıl 12-21 Temmuz tarihlerinde 4. Sinemada Film Festivali adıyla gerçekleşecek! 9 gün boyunca Büyükada Atatürk Meydanı, Büyükada Taş Mektep ve Heybeliada Pazar Meydanı’nda gösterimlere ev sahipliği yapacak olan 4. Sinemada Film Festivali, dördüncü yılında da “Öğretmenler Odası”, “İlgi Alanı”, “Bildiğin Gibi Değil”, “Sanki Her Şey Biraz Felaket”, “Aniden”, “Faruk” gibi son yılların ses getiren filmlerini sinemaseverlerle buluşturacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Dairesi Başkanlığı tarafından Film Koop işbirliğiyle tüm sinemaseverlerin katılımına açık ve ücretsiz olarak düzenlenen festivalde hem çocuklara hem de yetişkinlere yönelik film gösterimlerinin yanı sıra Yeşim Ustaoğlu, Mert Fırat, Derviş Zaim, Kıvanç Sezer gibi yönetmen ve oyuncularla söyleşiler ve atölyeler de gerçekleşecek.

FİLM GÖSTERİMLERİ ve SÖYLEŞİLER

Hem Adalılara hem de ziyaretçilere açıkhavada film izleme keyfi sunan 4. Sinemada Film Festivali, 12-21 Temmuz 2024 tarihlerinde hem çocuklar hem de yetişkinler için son yılların öne çıkan yerli ve yabancı yapımların gösterimlerine ev sahipliği yapacak. Büyükada Atatürk Meydanı, Büyükada Taş Mektep ve Heybeliada Pazar Meydanı’nda gerçekleşecek gösterimlerde “Bildiğin Gibi Değil”, “Mucize Aynalar”, “Sanki Her Şey Biraz Felaket”, “Oyuncaklar Firarda”, “80 Günde Devri Âlem”, “Karganın Uykusu”, “Aniden”, “Tavuri”, “Faruk”, “Ainbo: Amazon’da Büyük Macera”, “8×8”, “Cam Perde”, “Öğretmenler Odası”, “İlgi Alanı”, “Rodakis’i Ararken”, “Ölümsüz Olan Sadece Sevgidir”, “Sanatoryum”, “Sararmış Yapraklar”, “Tereddüt” ve “Umudunu Kaybetme” adlı filmler sinema tutkunlarıyla buluşacak. Gösterimlerin ardından gerçekleşecek söyleşilerde ise izleyiciler, film ekibine sorularını yöneltme imkânı bulacaklar.

4. Sinemada Film Festivali kapsamında usta yönetmen Yeşim Ustaoğlu, Mert Fırat moderatörlüğünde bir masterclass düzenlerken, Prof. Dr. Nevzat Kaya’nın “Topografyalar veya Film ve Mitos” başlıklı söyleşisi ve yönetmen Kerem Soyyılmaz’ın Şükrü Alaçam moderatörlüğünde gerçekleştireceği söyleşi de katılımcılarla buluşacak.

GENÇ SİNEMA ATÖLYESİ

Yönetmen Hüseyin Karabey’in 18-25 yaş arasındaki gençler için düzenlediği üç günlük atölye çalışması, 16-17-18 Temmuz’da saat 11.00’de Büyükada Taş Mektep’te gerçekleşecek. Gençlerin, seyretmenin ötesine geçerek sinema yapma şansı yakalayacağı atölyede Karabey ilk olarak sinemanın temel ilkelerini anlatacak. Katılımcılar, kurgu, yönetmenlik, senaryo, yapım ve oyunculuk süreçlerine dair teorik dersin ardından kendi yazacakları senaryoları eğitmenlerinin gözetiminde ve ada sınırları içerisinde çekecek, kurgulayacak ve gösterimini yapacaklar. Katılımın 20 kişilik kontenjanla sınırlı olduğu atölye çalışmasına, İBB Kültür sosyal medya hesaplarından duyurulacak link üzerinden başvuru yapılabilir.

ÇAY SAATİ SÖYLEŞİLERİ

Çay Saati söyleşileri, 16-17-18 Temmuz’da üç gün boyunca sinemacılarla seyircileri saat 18.00’de Büyükada Taş Mektep’te buluşturacak. Her gün, kamera arkası veya önünden bir kişinin konuk olacağı söyleşiler, sinemanın özel anlarına ve anılarına uzanan bir yolculuk sunacak.

İstanbul Şehir Hatları, sinema günlerini kapsayan 9 gün boyunca Adalar’a özel sefer düzenleyecek. Sinemaseverler, 12-21 Temmuz 2024 tarihleri arasında saat 23.15’te Büyükada-Heybeliada seferini yapacak olan vapuru kullanabilecek. Ücretsiz olarak gerçekleştirilecek 4. Sinemada Film Festivali’nin program ayrıntılarına İBB Kültür ile Film Koop’un sosyal medya hesaplarından ve kultursanat.istanbul adresinden ulaşılabilir.

PROGRAM

12 Temmuz 2024 Cuma

18.00    Açılış Kokteyli / Büyükada Taş Mektep

20.45    Film Gösterimi: Bildiğin Gibi Değil (Vuslat Saraçoğlu) /Büyükada Taş Mektep

22.00    Söyleşi: Yönetmen Vuslat Saraçoğlu / Büyükada Taş Mektep

20.45  Film Gösterimi: Ainbo: Amazon’da Büyük Macera (Richard Claus, Jose Zelada) /Heybeliada Pazar Meydanı

22.00    Sunum / Heybeliada Pazar Meydanı

13 Temmuz 2024 Cumartesi

18.00    Masterclass: Yeşim Ustaoğlu ve moderatör Mert Fırat / Büyükada Taş Mektep

20.45    Film Gösterimi: Mucize Aynalar (Tolga Örnek) / Büyükada Atatürk Meydanı

22.00    Söyleşi: Film ekibi ve moderatör Özgür Balcı / Büyükada Atatürk Meydanı

20.45    Film Gösterimi: 8×8 (Kıvanç Sezer) / Heybeliada Pazar Meydanı

22.00   Söyleşi: Yönetmen Kıvanç Sezer ve moderatör Şükrü Alaçam / Heybeliada Pazar Meydanı

14 Temmuz 2024 Pazar

18.00    Söyleşi: Prof. Dr. Nevzat Kaya “Topografyalar veya Film ve Mitos” / Büyükada Taş Mektep

20.45   Film Gösterimi: Sanki Her Şey Biraz Felaket (UmutSubaşı) / Büyükada Atatürk Meydanı

22.00   Söyleşi: Yönetmen Umut Subaşı ve moderatör Kıvanç Sezer / Büyükada Atatürk Meydanı

20.45     Film Gösterimi: Cam Perde (Fikret Reyhan) / HeybeliadaPazar Meydanı

22.00     Söyleşi: Film ekibi ve moderatör Sefa Öztürk / Heybeliada Pazar Meydanı

16 Temmuz 2024 Salı

11.00    Atölye: Genç Sinema (Hüseyin Karabey) / Büyükada Taş Mektep

18.00    Söyleşi: Çay Saati / Büyükada Taş Mektep

20.45    Film Gösterimi: Oyuncaklar Firarda (Jérémie Degruson) /Büyükada Taş

Mektep

22.00    Sunum / Büyükada Taş Mektep

20.45    Film Gösterimi: Öğretmenler Odası (İlker Çatak) /Heybeliada Pazar Meydanı

22.00    Sunum / Heybeliada Pazar Meydanı

17 Temmuz 2024 Çarşamba

11.00    Atölye: Genç Sinema (Hüseyin Karabey) / Büyükada Taş Mektep

18.00    Söyleşi: Çay Saati / Büyükada Taş Mektep

20.45    Film Gösterimi: 80 Günde Devri Âlem (Samuel Tourneux) /Büyükada Taş Mektep

22.00    Sunum / Büyükada Taş Mektep

20.45    Film Gösterimi: İlgi Alanı (Jonathan Glazer) /Heybeliada Pazar Meydanı

22.00    Sunum / Heybeliada Pazar Meydanı

18 Temmuz 2024 Perşembe

11.00    Atölye: Genç Sinema (Hüseyin Karabey) / Büyükada Taş Mektep

18.00    Söyleşi: Çay Saati / Büyükada Taş Mektep

20.45    Film Gösterimi: Karganın Uykusu (Tunahan Kurt) /Büyükada Taş Mektep

22.00   Söyleşi: Yönetmen Tunahan Kurt ve moderatör Vuslat Saraçoğlu / Büyükada Taş Mektep

20.00    Sunum / Heybeliada Pazar Meydanı

20.45    Film Gösterimi: Rodakis’i Ararken (Kerem Soyyılmaz) /Heybeliada Pazar Meydanı

21.45  Söyleşi: Yönetmen Kerem Soyyılmaz ve moderatör Şükrü Alaçam / Heybeliada Pazar Meydanı

22.00  Film Gösterimi: Ölümsüz Olan Sadece Sevgidir (Zeynep Bayraktutan, Gökhan Kasapoğlu) / Heybeliada Pazar Meydanı

23.00    Söyleşi: Film ekibi ve moderatör Şükrü Alaçam / Heybeliada Pazar Meydanı

19 Temmuz 2024 Cuma

20.45    Film Gösterimi: Aniden (Melisa Önel) / Büyükada Taş Mektep

22.00    Söyleşi: Film ekibi ve moderatör Serkan Acar / Büyükada Taş Mektep

20.30    Sunum / Heybeliada Pazar Meydanı

20.45    Film Gösterimi: Sanatoryum (Alaattin Timur, Adnan Payaslı) / Heybeliada  

Pazar Meydanı

21.20    Film Gösterimi: Sararmış Yapraklar (Aki Kaurismäki) / Heybeliada Pazar Meydanı

22.45    Sunum / Heybeliada Pazar Meydanı

20 Temmuz 2024 Cumartesi  

20.45    Film Gösterimi: Tavuri (Derviş Zaim) / Büyükada Atatürk Meydanı

22.00  Söyleşi: Yönetmen Derviş Zaim ve moderatör Serkan Acar / Büyükada Atatürk Meydanı

20.45    Film Gösterimi: Tereddüt Çizgisi (Selman Nacar) /Heybeliada Pazar Meydanı

22.00    Söyleşi: Yönetmen Selman Nacar ve moderatör Önder Özdemir / Heybeliada Pazar Meydanı

21 Temmuz 2024 Pazar

20.45    Film Gösterimi: Faruk (Aslı Özge) / Büyükada Atatürk Meydanı

22.00    Söyleşi: Film ekibi ve moderatör Serkan Acar / Büyükada Atatürk Meydanı

20.45    Film Gösterimi: Umudunu Kaybetme (Ken Loach) / Heybeliada Pazar

Meydanı

22.00    Sunum / Heybeliada Pazar Meydanı

Devamını Oku

Sinema

Sayara filminden dikkat çeken fragman

Türünün nadir örneklerinden biri olan, korku-suç ve aksiyon öğelerini bir arada barından Türk filmi ‘Sayara’ 21 Haziran’da sinema salonlarındaki yerini alacak.

Türünün nadir örneklerinden biri olan, korku-suç ve aksiyon öğelerini bir arada barından Türk filmi ‘Sayara’ 21 Haziran’da sinema salonlarındaki yerini alacak. İzlemesi cesaret gerektiren filmden dikkat çeken bir fragman yayınlandı.

Yapımını Inter Yapım’ın, uluslararası dağıtımını Inter Medya’nın üstlendiği Sayara’nın yönetmen koltuğunda Can Evrenol oturuyor. Senaryosu da Can Evrenol tarafından kaleme alınan filmin oyuncu kadrosunda Duygu Kocabıyık, Emre Kızılırmak, Özgül Koşar yer alıyor.

Cannes’ın ardından Türkiye’de gösterime giriyor…

Dünya prömiyerini İstanbul Film Festivali’nde, uluslararası prömiyerini ise Cannes Film Festivali’nde yapan ‘Sayara’ 21 Haziran itibariyle vizyondaki yerini alacak. Karanlık ve vahşi bir hikayeyi anlatan ‘Sayara’ seyircilere kan donduran dakikalar yaşatacak. 

Türkmenistanlı sessiz bir spor salonu temizlikçisi olan Sayara’nın kız kardeşinin, kontrolden çıkarak caniye dönüşen bir arkadaş grubu tarafından öldürülmesinin ardından başlayan intikam hikayesi oldukça sert görüntülere sahne oluyor. 

Sinema dağıtımı A90 tarafından gerçekleşen Sayara, 21 Haziran’da vizyona girecek.

Devamını Oku

Copyright © 2022 Refleksif.com