Bizimle İletişime Geçin

Kitap

Ali Uygur’un infial yaratan öyküsü: Adı Kayıp

Yürek burkan bir çalışma sonucunda belge ve tanıklıklardan güç alarak hazırlanan Adı Kayıp, genç devrimcinin hikâyesini gözler önüne seriyor.

25 yaşındayken, 12 Eylül darbesi sırasında Mersin’de gözaltındayken kaybedilen ve cesedi çok uzun yıllar sonra kimsesizler mezarlığında bulunan Devrimci Yol taraftarı İngilizce öğretmeni Ali Uygur’un hazin hikâyesini, Adnan Korkmaz kaleme aldı. Ayrıntı Yayınları’nın Yakın Tarih Dizisi kapsamında yayımlanan Adı Kayıp-Ali Uygur Kitabı adını, Adnan Yücel’in Ali Uygur’u ve gözaltında katledilen tüm Ali Uygur’ları anlatan şiirinden alıyor. Altı yıl süren ve yürek burkan uzun bir çalışma sonucunda bilgi, belge ve tanıklıklardan güç alarak hazırlanan Adı Kayıp, genç devrimcinin infial yaratan hikâyesini tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor.

Ali Uygur, bütün Devrimci Yolcular ve onlarla aynı dünya özlemini paylaşan insanlar için bir yürek yangını, bir yürek yarasıdır. Öldürülme biçimi, işkencede öldürülen herkesin öldürülme biçimine benzese de cesedin ortadan kaldırılma ve uzun bir takip sonrasında kimsesizler mezarlığında bulunma biçimi akıllara durgunluk verecek cinstendir. Ali’nin izine rastlanmasın ve asla bulunmasın diye devreye sokulan yöntemler ibret vericidir. Ali’nin öldürülmesi tabii ki infial yarattı ama mezarı açılıp Ali’nin bulunmasından sonra yapıldığı anlaşılan uygulamalar, çok daha fazla infial yarattı. Hazmedilebilir bir şey değildi; öyle de oldu. Hazmedemedik, alışamadık ve bu durumla barışamadık.

Ali ilk kaybedilen değildi, son da olmadı. Hâlâ evladını arayan annelerin coplandığını ve yerlerde sürüklendiğini, büyük bir bölümünün evlatlarına kavuşamadan, onları bir kez olsun kucaklayamadan hatta akıbetlerini bile öğrenemeden yaşamlarını noktaladıklarını biliyoruz. Bu insanlık dışı uygulamaların utancı bize ait olmasa da, insanlık ailesinin üyeleri olan bizler için, bütün bu yaşananlara şahit olmak utanç vericiydi. Bu kitap, çocuklarını aramak zorunda kalmayacakları bir ülke armağan edemediğimiz o güzel yürekli annelere ithaf edilmiştir.

Adnan Korkmaz’ın kaleme aldığı Adı Kayıp-Ali Uygur Kitabı, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Devamını Oku

Kitap

Nef’î’nin kasideleri günümüz Türkçe’siyle yayınlandı

Nef’î’nin Türkçe Dîvân’ı, Prof. Dr. Mehmet Kanar’ın dil içi manzum çevirisiyle okurla buluştu.

Klasik Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Nef’î’nin Türkçe Dîvân’ı, Prof. Dr. Mehmet Kanar’ın dil içi manzum çevirisiyle okurla buluştu. Ayrıntı Yayınları etiketiyle yayımlanan eser, Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki yazma nüsha temel alınarak hazırlandı. Ayrıca farklı yazma ve matbu kaynaklardan da yararlanıldı.

Eserde, sayfanın bir yanında Nef’î’nin özgün diliyle yazdığı metinler, diğer yanında ise halk şiiri anlatımına dayanan, sanat kaygısından uzak bir çeviri yer alıyor. Bu yaklaşım, hem metnin anlaşılabilirliğini artırıyor hem de Nef’î’nin dünyasına daha yakın bir okuma imkânı sunuyor.

Bazı kavram ve özel isimlerin daha iyi anlaşılabilmesi için kitabın sonunda küçük bir sözlük de bulunuyor. Dîvân, klasik şiir meraklıları ve edebiyatseverler için raflarda ve internet satış sitelerinde yerini aldı.

Devamını Oku

Kitap

Elif Soykan’dan mizahi ve felsefi roman: Ben Ne Zaman İnsan Olacağım?

Elif Soykan, ilk kitabı Ben Ne Zaman İnsan Olacağım? ile edebiyat dünyasına mizahi ve felsefi bir giriş yapıyor.

Elif Soykan, ilk kitabı Ben Ne Zaman İnsan Olacağım? ile edebiyat dünyasına mizahi ve felsefi bir giriş yapıyor. İnkılâp Kitabevi’nin yeni markası Üçüncü Göz’den çıkan kitap, bir ruhun insan olma arzusuyla çıktığı sıra dışı yolculuğu merkezine alıyor. Soykan, yaşamın sonsuz bir yolculuk olduğu fikrinden hareketle, eğlenceli olduğu kadar düşündürücü bir anlatı sunuyor.

Yıllar boyunca farklı bedenlerde yeniden doğan bir ruh, insan olmayı bir türlü başaramaz. Elma, meşe ağacı, kedi gibi çeşitli varlıklar olarak dünyaya gelen bu ruh, her defasında insan bedenine ulaşamamanın hayal kırıklığıyla Evren’e seslenir. Bu çağrı onu bambaşka bir diyara götürür. En sonunda insan olduğundaysa, aradığı anlamın aslında daha yeni başladığını fark eder.

Trajikomik olaylarla ilerleyen anlatı, ruhun büründüğü bedenlerde yaşadığı ilişkiler ve isyanlarla, okura “İnsan olmak ne demek?” sorusunu sorduruyor. Soykan, kitabında absürt öğeleri güçlü bir kurgu ve akıcı bir dille harmanlıyor.

Sosyoloji eğitimi aldıktan sonra yurtdışında sinema ve televizyon alanında eğitim gören Elif Soykan, bu kitabı başlangıçta sinema filmi olarak düşündüğünü, ileride de projeyi beyaz perdeye taşımayı hedeflediğini belirtiyor.

Kitabın editörlüğünü Funda Dündar, kapak tasarımını ise Ece Koçal üstleniyor. Ben Ne Zaman İnsan Olacağım?, edebiyatseverlere felsefi ve mizahi bir varoluş hikâyesi sunarken, yaşamın karmaşıklığını sade ama etkileyici bir dille ele alıyor.

Yazar, kitabından elde edeceği tüm geliri, bir dönem gönüllüsü olduğu Türkiye Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı’na bağışlayarak anlamlı bir dayanışma örneği de sergiliyor.

Ben Ne Zaman İnsan Olacağım?, raflarda ve internet satış sitelerinde okurla buluşuyor.

Devamını Oku

Copyright © 2022 Refleksif.com