Hulu’nun drama türündeki yeni dizisi The Other Black Girl, ilk sezonuyla 13 Eylül’de yayınlandı. 10 bölümden oluşan sezonun her bölümü yarım saat sürüyor.

Dizi, Zakiya Dalila Harris tarafından yazılan aynı isimli romandan bir uyarlama. Yazar gerilim ve hiciv içeren romanına Sula (Toni Morrison), Yakın (Octavia E. Butler), Geçiş (Nella Larsen) gibi siyahi kadınların yaşadıkları sıkıntıları anlatan kitapların ilham olduğunu söylemiştir.

Ana karakterimiz Nella, Wragner Yayıncılıkta çalışan bir asistandır. Siyahi olması sebebiyle şirkette farklı davranılan karakterimiz şirkete yeni gelen asistanın da siyahi olmasından çok memnundur fakat zamanla yeni asistanın iş için farklı davranması ve aslında göründüğü gibi biri olmaması onun için hayal kırıklığı olacaktır. Aynı zamanda daha önceden şirkette çalışan siyahi bir editörün ve yayınevinin gizemli geçmişi öğrenir.

Yazar Harris, daha önce Knopf Doubleday isimli bir yayıncılık şirketinde editör asistanı olarak çalışmıştır bu yüzden kendi gerçek hayatından da izler taşıyor. Siyahi insanların hem iş ortamında hem sosyal hayatta yaşadığı sıkıntılar ile beraber gizem ve gerilim dolu bir hikâye izliyoruz. İlerleyen bölümlerde bu gerilim filmi mesajdan uzaklaştırıyor ve hikâye, kurgu tarafına odaklanıyor. Yine de izleyen herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bölümler özellikle “dışlanmışlık” duygusunun üzerinde duruyor.

Oyuncu kadrosunda Sinclair Daniel, Ashleigh Murray, Bellamy Young, Brian Baumgartner, Cassi Maddox gibi isimleri gördüğümüz dizi Zakiya Dalila Harris ve Rashida Jones tarafından senaryoya uyarlanmış ve Mariama Diallo tarafından yönetilmiştir.

Hulu henüz Türkiye’de aktif bir platform olmasa da diziyi Disney+ üzerinden izleyebilirsiniz.

Konusu hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz yazının devamından ilk bölümün özetini okuyabilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler.

SPOILER İÇERİR

Dizi 1998 yılında Wragner Yayıncılık ofisinde başlıyor. Editör Kendra Rae Phillips, korkmuş bir şekilde oradan ayrılıyor ve metroya biniyor o anda kana bulanmış ellerini görüyoruz.

Daha sonra günümüze geliyoruz. Nella, Colin Franklin adlı bir yazarın roman taslağını okuyarak metroyla ofise geliyor. Asistanı olduğu editör Vera da ondan sonra geliyor ve kitap hakkındaki düşüncelerini soruyor, Nella kitaptaki tek siyahi karakterin problematik ve basmakalıp düşüncelerle yazıldığını düşünse de bir şey söylemiyor.

Nella masasına gidiyor ve ofisteki yakın arkadaşı işten ayrıldığı için üzgündür. Çalışmak için masasına döner ve bilgisayarı bir anda güvenlik kameralarını, ardından da bir kadının yansımasını gösterir ve normale döner.

Sonraki gün işe giderken birinin Nella’yı takip ettiğini görüyoruz. Ofiste başka bir editör Nella’yı yanına çağırır ve işten ayrılan arkadaşını yerine gelen yeni asistan Hazel-May ile tanıştırır. Hazel da Nella gibi siyahi olduğu için sevinir çünkü ofiste tek kaldığını hissediyordu ve farklı muamele görüyordu.

Aradan biraz zaman geçer ve Vera, terfi hakkında görüşmek için Nella’yı odasına çağırır. Ayrıca Colin’in romanı hakkında tekrar eleştiri yapmasını ister ve Nella bu sefer gerçek düşüncelerini söylese de Vera bundan hoşlanmaz. Odadan çıkar ve dertleşmek için Hazel ile kahve içmeye çıkarlar, Hazel kitap konusunda Nella’yı destekler.

Kitabın lansmanı için öfise dönerler ve Nella yazarla konuştuğu sırada Hazel onun arkasında durmaz ayrıca Vera bu eleştiriye sinirlenir. Nella çok şaşırmıştır ve morali bozulmuştur, ofisten çıkarken cebinde o şirketten ayrılmasını söyleyen bir not bulur. Işıklar yanıp sönmeye başlar ve tuhaf sesler duyulur, bunun üzerine Nella koşarak asansöre biner ve asansör kapısında, bilgisayarında gördüğü yansımayı tekrar görür, bu yansıma Kendra Rae’ye aittir.

Esin Özcan / info@refleksif.com