Sinema
Jungfrukällan: Sorgu ve intikam üzerine #inceleme
Jungfrukällan, Bergman’ın elinden çıkan bir intikam filminin nasıl olduğunu ve karakterlerin inanç sorgulamasını görmek için izlenebilir.

Jungfrukällan (The Virgin Spring) ya da Türkçe adıyla “Genç Kız Pınarı” İsveçli usta sinemacı Ingmar Bergman’ın 1960 yapımı eseri. Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı, Altın Küre En İyi Yabancı Dilde Film Ödülü gibi ödülleri olan bu eser, her ne kadar Bergman’ın “Seventh Seal” ve “Persona” eserlerine nazaran daha az bilinse de kesinlikle bir şansı hak ediyor.
Jungfrukällan (The Virgin Spring), sırf Bergman’ın elinden çıkan bir intikam filminin nasıl olduğunu ve karakterlerin inanç sorgulamasını görmek için dahi izlenebilecek bir film.
Filmi yazmaya konusundan yola çıkacak olursak, film başrol Karin ile beraber ailesini de merkezine alıyor. Fazlasıyla dindar ailesi ile beraber yaşayan, ailesinin göz bebeği olan Karin’e, kiliseye mum bırakması söylenir. Karin her ne kadar ailesine biraz tatlı bir şekilde nazlansa da bu görevi kabul eder. Fakat yanında kendisini pek sevmeyen üvey kız kardeşi Ingeri ile gitmek istediğini söyler bu göreve. Ingerı, Karin’in tersidir. Bunu anneleri Märeta da önceki sahnelerin birinde “Kız kardeşin gül ise sen de dikenisin.” diyerek doğrular. Fakat en nihayetinde ikili yola çıkar. Yolda Ingerı ile Karin bir yerden sonra ayrı düşer. Bu ayrı düşme sonucunda Karin ilerlerken üç kişiye denk gelir. İyi niyeti nedeniyle bu üç kardeşle sohbet edip yemeğini paylaşan Karin’e sonrasında bu üç kişi tecavüz eder, ardından öldürür. Bu olaya şahit olan Ingerı olayı izleyerek zaman zaman üzüntülü zaman zaman zevk alır gibi baksa da, buradan sonra Bergman filmlerinin temelinde duran sorgulamalara zemin hazırlanmaya başlanır. Karin’i öldüren üçlü, hava şartları sebebiyle tesadüfi bir şekilde Karin’in ailesinin evine sığınır. Karin’in elbiselerini bu üçlüde gören, dolayısıyla durumu anlayan evin fazlasıyla dindar babası Töre intikam amacıyla bu üçlüyü öldürmeye karar verir ve öldürür. Bu olayla birlikte seyircisini sorgulamaya davet eden yapım, iyi-kötü, Pagan-Hristiyan, “İyi neden öldürür?”, “İyi neden ölür?” sorgulamalarıyla seyircisini baş başa bırakır. Filmde üç kişi arasında en küçük olan, konuşamayan kardeşin yüz ifadelerinden, içli bakışlarından, sonrasında da Ingeri’nin Karin’e olanlara üzüldüğünü ancak karşı koymadığını ağlayarak babasına anlatmasıyla bu sorgulamaların film içinde karakterler bazında da bir zemine oturduğunu görürüz. Karin’in cesedi bulunduktan sonra baba Töre’nin Tanrı’ya olan sözleriyle beraber Karin’in cesedinin altından çıkan sularla Bergman’dan filmlerinde fazlasıyla olan metaforik bir sahne de görürüz ve film bu sahneyle kapanışını yapar.
Jungfrukällan, iyiyi ile kötüyü net bir zemine oturtmadan, filmde kimsenin tarafını tutmadan en önemlisi bir şiddet güzellemesi yapmadan perdeyi kapatıyor. Jungfrukällan ile kendisinden sonra çekilecek intikam filmlerine de örnek olan büyük usta Bergman’ı da bu ufak notla tekrar anmış olalım.
Çağatay Efe Mutluay / mutluaycagatayefe@gmail.com