Bizimle İletişime Geçin

Müzik

Dünyaca ünlü müzisyenler, 4. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali’nde!

31 Ağustos – 18 Eylül tarihleri arasında dördüncüsü düzenlenen İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali, dünyaca ünlü sanatçıların konserlerine ve söyleşilerine ev sahipliği yapacak!

31 Ağustos – 18 Eylül tarihleri arasında dördüncüsü düzenlenen İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali, dünyaca ünlü sanatçıların konserlerine ve söyleşilerine ev sahipliği yapacak! Festival konserleri kapsamında, birçoğu ilk kez ülkemize gelen Cello Duello; Villa Musica; Vincent Mussat, Joë Christophe ve Nil Kocamangil; Baltık Gitar Dörtlüsü; SONICO; Tambuco Percussion Ensemble; Ludmil Angelov ve Anadolu Nefesli Beşlisi ile Quatuor Ebène, CRR Konser Salonu ve Baruthane’de müzikseverlerle buluşacak. Klasik müzik sanatçılarının sevdiği diğer müzik türlerini keşfederek onları daha yakından tanımayı hedefleyen ve Metrohan’da gerçekleşecek OFF-THE-RECORD söyleşilerinin bu yılki konukları, Villa Musica; Joë Christophe ve Vincent Mussat; Tambuco Percussion Ensemble ile Anadolu Nefesli Beşlisi ve Ludmil Angelov olacak. Konservatuvar öğrencilerini dünyaca ünlü isimlerle buluşturmaya büyük önem veren festival, “İlham Veren Buluşmalar” adlı söyleşi serisinde ise Prof. Jens Peter Maintz, Prof. Joë Christophe ve Prof. Rick Stotijn’i CRR Konser Salonu’nda ağırlayacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Dairesi Başkanlığı’nın destekleriyle düzenlenen 4. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali’nin ücretli konserlerinin biletleri Biletix’ten; ücretsiz konser, söyleşi ve atölyelerin biletleri ise 28 Ağustos’tan itibaren İstanbul Senin uygulaması üzerinden temin edilebilir.

Her yıl genişleyen yelpazesi ve her daim kaliteli programıyla yıldız isimleri ve efsanevi oda müziği gruplarını ülkemizdeki müzik tutkunlarıyla buluşturan İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali, 31 Ağustos – 18 Eylül 2024 tarihleri arasında dördüncü kez gerçekleşecek. Tanınmış viyolonsel sanatçısı Nil Kocamangil’in kurucusu ve genel sanat yönetmeni olduğu festival, özellikle genç dinleyici ve müzisyenlerin uluslararası sanatçılarla bir araya gelmesine büyük önem veriyor. Gelenekselleşme yolunda ilerleyen festival bu yılda, konser ve söyleşilerin yanı sıra masterclass’lar ve çocuklar için özel etkinliklerle katılımcılarına zengin bir program sunacak.

Yıllardır ya da daha önce hiç Türkiye’ye gelmemiş dünya yıldızlarını ülkemizdeki dinleyicilerle bir araya getirmek hayaliyle yola çıkan İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali, dördüncü yılında da uluslararası sanatçıları İstanbul’da ağırlayacak. Bu yıl farklı müzik türleriyle ve enstrümanlarla genişleyerek daha da kapsayıcı bir program sunan 4. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali’nin açılış konserini 31 Ağustos’ta, ilk kez Türkiye’ye gelen efsanevi çellistler Jens Peter Maintz ve Wolfgang Emanuel Schmidt’ten oluşan Cello Duello verecek. 3 Eylül’de gerçekleşecek “Villa Musica İstanbul’da!” konserinde, Alexander Hülshoff (viyolonsel), Niklas Liepe (keman) ve Lisa Klotz’tan (viyola) oluşan Villa Musica yine Türkiye’de ilk kez dinleyicilerin karşısına çıkacak. 6 Eylül’de piyanist Vincent Mussat, klarnet sanatçısı Joë Christophe ve viyolonsel sanatçısı Nil Kocamangil; 9 Eylül’de Zigmas Cepulėnas, Sergej Krinicin, Saulius S. Lipčius ve Chris Ruebens’ten oluşan Baltık Gitar Dörtlüsü dinleyicilerle buluşacak.

Dinleyicileri tangonun sınırlarını keşfetmeye davet eden Belçikalı SONICO topluluğu, Türkiye’deki ilk konserini 11 Eylül’de “SONICO – THE EDGE OF TANGO!” başlığıyla verecek. Dünya sahnelerinden sonra ilk kez 4. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali kapsamında Türkiye’ye gelen efsanevi Tambuco Percussion Ensemble’ın konseri 14 Eylül’de; Anadolu Nefesli Beşlisi’nin Bulgar piyano virtüözü Ludmil Angelov ile ilk kez bir araya geleceği ve bir de dünya prömiyerinin gerçekleşeceği özel konser 17 Eylül’de gerçekleşecek. Festivalin kapanış konserini ise 18 Eylül’de günümüzün en ünlü yaylı dörtlülerinden biri olan efsanevi Quatuor Ebène verecek.

Dünyaca ünlü klasik müzik sanatçılarının sevdikleri müzikleri öğrenmek ve onlarla bu müzikler üzerine sohbet etmek amacıyla düzenlenen OFF-THE-RECORD söyleşileri, Feyzi Erçin’in moderatörlüğünde müzik dünyasının sınırlarını aşarak, farklı müzik türlerini bir araya getiren yepyeni bir deneyim sunacak. Metrohan’da ücretsiz olarak gerçekleşecek söyleşilerin bu yılki konukları, Villa Musica; Joë Christophe ve Vincent Mussat; Tambuco Percussion Ensemble ile Anadolu Nefesli Beşlisi ve Ludmil Angelov olacak.

Dördüncü yılında da konservatuvar öğrencilerini dünyaca ünlü isimlerle buluşturmaya devam eden İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali, “İlham Veren Buluşmalar” adlı söyleşi serisinde ise bu yıl, aynı zamanda festivalin masterclass’larını gerçekleştirecek olan Prof. Jens Peter Maintz, Prof. Joë Christophe ve Prof. Rick Stotijn’i CRR Konser Salonu’nda ağırlayacak.

İBB Kültür’ün destekleriyle düzenlenen 4. İstanbul Uluslararası Oda Müziği Festivali’nin biletleri, Biletix’ten temin edilebilir. Festival kapsamındaki ücretsiz konser, söyleşi ve atölyelerin biletleri ise 28 Ağustos Çarşamba günü saat 11.00’den itibaren İstanbul Senin uygulaması üzerinden temin edilebilecek.

Devamını Oku

Müzik

İlhamın bitmeyen döngüsü: Nihan Belgin #röportaj

Kariyerine sinema ve müzik dünyasında yön veren yetenekli sanatçı Nihan Belgin ile müzik serüveninin başlangıcından, ilham kaynaklarına ve sanatsal üretim sürecine dair samimi bir sohbet gerçekleştirdik.

Kariyerine sinema ve müzik dünyasında yön veren yetenekli sanatçı Nihan Belgin ile müzik serüveninin başlangıcından, ilham kaynaklarına ve sanatsal üretim sürecine dair samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Nihan Belgin, çocukluk yıllarından itibaren müzikle olan bağını, müziğin ve mitolojinin kendisine nasıl ilham verdiğini ve çok yönlü sanat anlayışını nasıl beslediğini anlattı.

Müzik kariyerinize nasıl başladınız? İlk adımlarınız nelerdi?

Kariyer olarak müziğe ilk teklim Zeus Çok Kızgın’ın yayınlayarak başladım. Fakat müzikle ilişkim çocukluk yıllarında başladı. Önce meraklı bir dinleyici olarak sonrasında da enstrumanlara ilgi duyarak ve vokal yapmaya çalışarak devam etti. Pera Güzel Sanatlar’da klasik gitar ve solfej, opera sanatçısı Yıldız Tunbul’dan şan eğitimi aldım. Sonra uzun yıllar sinema kariyerim devam ederken zaman zaman grup kurmak vs gibi müzik projeleri üzerine uğraştım fakat nihayete erdiremedim. Böylece kendime solo bir yol çizmeye karar vermemle ilk teklimi yayınladım.

Yeni bir şarkı yazarken ilham kaynaklarınız nelerdir?

Okuduklarım, izlediklerim ve insan halleri üzerinden psikoloji bana ilham veriyor. Müziğin kendisi zaten büyük ilham kaynağım. Film yaparken, senaryo yazarken, sette sahneye hazırlanırken müzik hep benimle… Bir de bazı şarkılarımdan anlaşıldığı gibi mitoloji de bana ilham veriyor.

Şu ana kadar yayınladığınız şarkılardan en çok hangisini seviyorsunuz? Sizin için o şarkının anlamı nedir?

Gerçekten hepsinin yeri ayrı bende. Çünkü hepsi hayatımın bir dönemini ve o dönemdeki beni temsil ediyor. Ama ilk göz ağrılarım Zeus ve Jüpiter’in bana kattıkları çok değerli…

Sizi etkileyen müzik türleri nelerdir ?

Henüz daha bebekken ve çocukluk yıllarımda babam sayesinde klasik müzik ve rock müzikle tanışmış oldum. İki türü de hala severek dinliyorum. Ama beni kalbimden vuran tür uzun yıllar boyunca rock müzik ve onun birçok alt türü oldu. O nedenle hala ilk sırayı alır. Daha sonraki yıllarda elektronik ve synth-wave türlerine ilgim arttı.

“Ayık Olmak İstemem” parçasının ilham kaynağı nedir? Bu şarkıyı yazarken aklınızda nasıl bir hikaye veya duygu vardı? Ya da sizi bu parçayı yazmaya iten durum, hikaye neydi ?

Aylar önce yine hayat koşturmasından yorgun düştüğüm bir gece kafamda dönen sorularla başladı hikaye. Biz neyin peşindeyiz? Neyi arıyoruz? gibi sorular kafamdan geçerken aniden bir iki satır not almıştım. Sonraki günlerde o satırlar yavaş yavaş beni çağırdı. Günbegün satırlar satırları izledi. Duyduğumuz haberler ve yaşadığımız koşullar üzerinden bir iç döküş şeklinde ayık olmak istemiyorum diye haykırmak geliyordu içimden… Bu esnada trenle Uçan Süpürge Film Festivali’ne gittim. Fakat kafamda bu şarkı vardı ve ikinci verse kısmını henüz yazmamıştım. Tren yolculuğunun sonlarına doğru elimde telefon bir şeyler mırıldanıyordum, bilinç dışı bir andı. Sanki sözler ve melodi kendiliğinden dökülüyordu. Otele vardığımda hemen not alıp prozodiyi oturtmaya çalıştım. Sonrasında hızlıca finalize ettim şarkıyı.

Şarkıda insan ruhunun bitmek bilmeyen arayışından bahsediyorsunuz. Bu arayış sizce hayatta neyi temsil ediyor? İnsan ruhu sizce neyin arayışında daha doğrusu sizin ruhunuzun arayışı ne üstüne?

Açıkçası buna net bir cevabım yok, adı üstünde arayış… Hayata ve varlığımıza bir anlam katma çabası. Fakat sonu olduğunu düşünmüyorum. Yani nefes aldığımız sürece devam edecek bir şey gibi geliyor. Benim ruhum için de bu arayış tam olarak nedir? Nereye varır? Gerçekten bir bilinmezlik. Kendimle ilgili emin olduğum şey üretmek ruhuma iyi geliyor.

Şarkının dinleyiciyi rüya ve gerçeklik arasında bir yolculuğa çıkardığını söylüyorsunuz. Bu tema sizin hayatınızda nasıl bir yere sahip?

Günümüzde her ne kadar uyaranlar çok fazla olsa da gündüz düşü hala beni içine çeken bir olgu. Gerçekliklere tek boyutlu ve ezberden bakmak bana aşırı sıkıcı geliyor. Kişiler, olaylar ve doğayla ilgili derinleşmek için bir hayal dünyası yaratmak benim için bir nefes alanı. Hatta bazen keşke herkes arada kendi gerçekliğinin dışına çıkabilse diye düşünüyorum. Yani aslında bu tema bir haliyle benim yaşam ve üretim şeklim diyebilirim.

“Ayık Olmak İstemem” parçası, hayatta aradığımız şeylere çabalamayı bıraktığımızda ulaşabileceğimiz fikrini savunuyor. Bu mesajı biraz daha açabilir misiniz? Bu paradoksun arayış kısmına sıkışıp kalmış insanlar için önereceğiniz bir şey var mı?

Öneri değil de, benim deneyimlerim üzerinden fikrimi paylaşayım. Bir amaç veya istek uğruna yol yürürken hepimiz engellerle karşılaşıyoruz. Bunlara fazla direnç göstermenin faydası olmadığını düşünüyorum. Tabii ki çözüm varsa onu bulmak lazım ama çözülemiyorsa o durumu hayata, zamana bırakmak… Gerçekten de bıraktıklarımızın gelip bizi bulacağına inanıyorum ve bunu yaşıyorum.

Erkin Koray’ın “Çöpçüler” parçasını coverlama fikri nasıl ortaya çıktı? Bu covera yaklaşımınız nasıl oldu?

Cover yapma fikri aklıma gelip gidiyordu. Eşim, dostum da bu konuda çok ısrarcıydı 🙂 Fakat  hep öteledim çünkü tam içime sinen parçayı bulamıyordum. Erkin Koray/Çöpçüler fikri doğduğunda süreç çok hızlı gelişti. Ben şarkıyı mırıldanmaya başladığımda kafamda aranjeyle ilgili düşünceler oluştu ve prodüktörüm Yiğit’le (Keven) aynı fikirlerde buluştuk. Nasıl bir aranje olacağı da sürpriz olsun.

Multidisipliner bir sanatçı olarak, farklı alanlardaki üretimleriniz müzikal çalışmalarınıza nasıl yansıyor? Bu farklı disiplinler arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz? Hangi alanda çalışırken daha ‘’kendiniz gibi’’ hissediyorsunuz ?

20 yılı aşkın süredir sinema sektöründeyim. Birçok film yazdım, çektim. Ayrıca oyunculuk, kurgu vs gibi her alanda var olmak benim için sinemayı 360 derece görmek gibi bir şey. O nedenle film yapmak her ne kadar zor olsa da sette ve postta evimde gibiyim. Müzik dediğim gibi; film kurgusunda, senaryo yazarken, sette sahneyi düşünürken benim için ilham kaynağı. Son yıllarda müziğimi yayınlamak, artık profesyonel bir yere taşımak benim için heyecan verici ve üretirken kendimi daha özgür hissettiğim bir alan halini aldı. O yüzden şu sıralar müziğe ağırlık verdim. Ama şarkı yazarken film fikirleri de kafamda dolaşıyor. Bir süre sonra yeni bir senaryoya başlamak istiyorum. Bu süreçte farkettiğim şey sanatın her dalı benim için ayrı bir ilham kaynağı. Çok yönlülüğüm beni gerçekten besliyor.

Parçanın temasında hayatta aradığımız şeylere çabalamayı bıraktığımızda ulaşabileceğimiz fikri var. Peki, sizce gerçekten aradığımız şeye ulaştığımızda bu arayış sona eriyor mu, yoksa yeni arayışlar mı başlıyor?

Bence aradıklarımıza, hedeflerimize ulaştıkça yenilerini belirleyeceğiz yani bu sonsuz bir döngü aslında… O yüzden arada durup başarılarımızı kutlamalıyız!

Gelecekteki projelerinizde dinleyicileriniz ne tür yenilikler bekleyebilir?

Dinleyici olarak yeni müzikler keşfetmeye, konserlerde bambaşka dünyalara gitmeye bayılıyorum. Bunlar da mutlaka müziğime yansıyor. Ben sınırlar belirlemeden sevdiğim müziği yapmaya ve dertlerimi anlatmaya devam edeceğim. Açıkçası müziğin kendisi söylüyor bana ne yapmam gerektiğini…

Sena Yağar / [email protected]

Devamını Oku

Müzik

BKE ve Rakin’den 2000’ler rock esintisi

BKE, Warner Music Türkiye ile imzaladığı anlaşmasının ardından ara vermeden projelerini yayımlamaya devam ediyor. 

Son dönemin en popüler ve başarılı prodüktörlerinden Bilge Kağan Etil, namı diğer BKE, Warner Music Türkiye ile imzaladığı anlaşmasının ardından ara vermeden projelerini yayımlamaya devam ediyor. 

Daha önce Rakin ile Kevgir şarkısında bir araya gelen BKE, Dua Lipa’nın Training Season şarkısına ve Victoria’nın sad girl summer (not again) şarkısına yaptığı remix çalışmalarından sonra yine Rakin ortaklığında Ben Gezegenim Sen Uzaysın isimli yepyeni çalışmasını dinleyicilere sunuyor.

Sözlerinde Rakin imzasını gördüğümüz Ben Gezegenim Sen Uzaysın şarkısının prodüktörlüğünü BKE üstlenirken, şarkının bestesinde ikili birlikte bir çalışma ortaya koyuyor. 

Müziğin farklı türlerini bir araya getiren ve alışılmışın dışında harmanlar yaparak dinleyiciye her projesinde bambaşka bir deneyim sunan BKE, Ben Gezegenim Sen Uzaysın şarkısında Rock müzik öğelerini ağırlıklı olarak hissettiriyor. Rakin’in ustaca dizilen sözleri ve başarılı vokal performansının, şarkının ritim ve altyapısındaki eşsiz dokunuşlarla buluşmasıyla ortaya yine kendine has bir çalışma çıkıyor. 

BKE, Rakin ortaklığında yayımlanan yeni projesini şu sözlerle anlatıyor: ‘’ Rakin’in HipHop Rap bestesinin üzerine Rock ve Pop melodilerle harmanladığım şarkı bana biraz 2000’ler Türkçe Rock müzik zamanlarını hatırlatıyor. Tarzı seçmem konusunda ilham noktası tam olarak buradan çıktı. Çalışmaya klasik rock prodüksiyonu gibi yaklaştım fakat bestenin karakteri, melodiler ve Rakin’in bestede yaptığı sözler hepimizin özlediği 2000’lerdeki Türkçe Rock geleneğinin devam etmesi gibi bir his yarattı. Kendi zamanımızın modern dokunuşlarını da katarak füzyon bir iş ortaya çıkardık.’’

Devamını Oku

Copyright © 2022 Refleksif.com