Sinema

Fikirlerin hala yaşadığını gösteren film: Barbie #inceleme

Tüm sosyal medya ile alakalı mesleklerin deli gibi üzerinden içerik ürettiği ve mükemmel reklamı yapılan film, Barbie.

Çıkmadan önce, çıktığında ve günümüzde bile çokça konuşulan, tüm sosyal medya ile alakalı mesleklerin deli gibi üzerinden içerik ürettiği ve mükemmel reklamı yapılan film, Barbie.

“Use your imagination.”

Küçükken tüm kızların ve bence erkek çocukların da izlediği bir çizgi film Barbie. O zamanlar da reklamlarında heyecanlanır ve anne babalarımızdan barbie bebek almalarını isterdik. Şimdi Barbie hevesini atlattığımız için demişler ki yapalım o zaman bizim nesile bir de şimdi izleyebilecekleri Barbie. Bizim nesili salmayı düşünmüyorlar sanırım. Ama filmin verdiği barbienizi oyuncak evinde dolaştırarak oyun oynuyormuş hissi gerçekten anlamadığım bir şekilde beni mutlu etti. Ayrıca son sahnesi çok komikti ve arada böyle komik sahneler izlettiler bize. Gerçekten beklenmedik yanları var filmin.

Barbie bebeklerin ilk piyasaya çıkışı 1959 yılına denk geliyor aslında. Bir iş kadını olan Ruth Handler’ın kızı Barbara için yaptığı bebekler bunlar. Yani küçük bir kız çocuğunun istekleri üzerine kurulmuş kocaman bir marka. Barbara Handler’ı filmde Barbie’nin “You’re beautiful.” dediği sahnedeki yaşlı kadın olarak görüyoruz. Ayrıca bu markanın gelişiminin yanı sıra ırk, fiziksel görünüş, meslek ya da statü ayırmadan her türlü bebeği üretmeleri gerçekten gurur verici. Çünkü barbie deyince insanların aklına sarışın, mükemmel bir fiziği olan ve şık giyimli bir bebek gelmesi bir süre sonra küçük çocukların bile beğeni algısını o yöne çekmeye başlamıştı. Kendini onlara benzetme isteği ve özgüvensizlik gibi bir sürü örnek beliriyordu ve buna el atmaları bence çok ciddi olabilecek şeylerin önüne geçti. Küçükken beyine işlenen düşüncelerden kurtulmak çok zor hatta imkansız olabiliyor maalesef.

Barbie her gün harika bir gün geçiriyor fakat Ken sadece Barbie ona baktığında güzel bir gün geçirebiliyor. Feminist bir film evet. Bu filmde üstün olan kadınlar ve bu gerçek kabul ediliyor. Ama sadece ilk yarım saatinde. Sonra bir anda başroldeki Barbiemiz sabah ‘arızalı’ uyanıyor ve üstünlüğü bir anda bozuluyor. Barbie dünyası ve gerçek dünya arasında bir portal açtığı söyleniyor ona.

“Belki de seni sen yaptığını sandığın şeyler, aslında sen değilsindir.”

Bir rüya evinde yaşamadığımızı, her şeyin her gün iyi olamayacağını ve kusurlarımızın da bizi bizi yaptığını çok başarılı bir şekilde anlatıyor film. Bebeklerini farklı şekillerde yapmaktan daha da ileri gitmişler, herkesin her anlamda farklı olabileceğini göstermişler. Herkesin topuklu ayakkabı giymesi gerekmiyor mesela. Sabah mutlu uyanmayabiliriz ya da yaşadığımız şeylerle modumuz değişebilir. Ölümü de düşünebiliriz bazen, sonrasında deliler gibi partileyedebiliriz. İçinde yatan anlamları bulana ne ala. Boş bir film izlememiş olursunuz. Ama zaten önyargılı gidip öylesine izleyenler için zevksiz saçma bir film olarak kalacak.

Gerçek dünyaya geçince hiçbir şeyin bir rüyadaki gibi güzel olamayacağını gösteriyorlar Barbie ve Ken’in gözünden bize. Birkaç sapık, erkeklerin güç gösterisi, kavgalar ve bağırışlar, para kavramı ve ölüm gibi gerçekler. Anksiyete. Ağlamak ve gülmek, şaşırmak ve heyecanlanmak. Gençlik ve yaşlanmak.

“Kültürümüzde yanlış olan her şeyi temsil ediyorsun sen. Sekse dayalı kapatilizm. Gerçekçi olmayan fiziksel fikirler. Feminist hareketini 50 sene geriye götürdün. Kızların kendine verdiği değeri yok ettin. Ve tüketiciliği özendirerek geleceği öldürüyorsun.” Barbie bu gerçeklerle yüzleşirken Ken ise ataerkilliği araştırıyor. “Anladığım kadarıyla dünyaya atlar ve erkekler hakim.” Belki de Barbie’nin neden kızların böyle düşündüğünü anlaması için bir kere etrafına, sonra da Barbieland’den gelmesine rağmen erkek olan Ken’e bakması yeterlidir. Ken’in geldiği an tek bakışla olayların erkekler üzerinden yürütüldüğünü düşünmesi, “Bir erkek olmam yetmiyor mu?” diye sorması ve aslında artık tam tersinin beklendiği cevabını alması da şu anki durumumuza bir göndermeydi. Artık kadın çalışanların da tercih edildiği hatta yurt dışında çoğu şirkette ve ülkemizde de belirli yerlerde kadın-erkek çalışan sayısını eşitleme çalışmaları olan bir yüzyılda yaşıyoruz.

“Niye üzgün olsun ki? Gerçek dünyadaki kadınlar mutlu ve güçlü olsabilsin diye her şeyi düzeltmiştik.”

Ayrıca bir parantez açmak istiyorum. Ruth ile yapılan o konuşma sahnesi, evine karanlığın ardındaki aydınlık olarak bakış açısı ve tam olman gereken gibisin demesi en en en güzel sahneydi. Barbie ile oynayan kız ve annesiyle olan sahneler de çok güzeldi. Eşi olmadan gösterilen geçmiş görüntülerinde, bir çocuk büyüten annenin mükemmel duruşunu vurgulamışlar mesela. Kız çocuğunu da bilerek bu kadar asabi bir karakter yaptıklarını düşünüyorum. Barbie’ye dünyaya verdiği etkiyi anlatırken söylediği şeyleri yaşadığı için böyle bir karakter yapmışlar onu. “Hadi ama. Herkes nefret ediyor kadınlardan. Kadınların da erkeklerin de kadınlardan nefret etmesi, aynı fikirde olduğumuz tek konu.” Baya koyan, kırıcı bir cümleydi.

Başrolleri herkes biliyor zaten. Margot Robbie ve Ryan Gosling. Öncelikle filmi izlemeden söylemeliyim ki Margot Robbie’nin kariyer oyunculuğu kesinlikle Babylon filmidir ve daha izlemeden iddia ederim ki onun üzerine çıkamamıştır çünkü o oyunculuğun üstü yok. Babylon (Babil) incelememize de göz atmayı unutmayın. Gosling ise karakterinin getirdiği şapşal mı dersiniz salak mı dersiniz, o rolü mükemmel oynadığından gerçekten güzel bir hava katmış filme. Ve evet biliyorum hepiniz pembe görmekten de “Hi Barbie!” sesi duymaktan da çok sıkıldınız. Ama bu filme bir şans verin. İyi seyirler ve artık keşfetde Barbie içeriği görmemek dileğiyle. Şaka şaka tamam. İyi seyirler ve hayali bir kukla değil hayal kuran bir insan olmanız dileğiyle.

Bu filmin şarkısı da “What Was I Made For” olsun mu?

“Fikirler her zaman yaşar. İnsanlar her zaman ölür. İnsanlar duydukları rahatsızlıklarla baş edebilmek için ataerkillik ve Barbie gibi şeyler uyduruyor. Sonra da ölüyorsun.”

İlayda Dim / info@refleksif.com

Exit mobile version