Sinema

Altan’ın hala umudu var: Her Şey Çok Güzel Olacak #inceleme

Her Şey Çok Güzel Olacak; en kötü şartta ve durumda bile Altan’ı bırakmayan motto ve onun hikayesi.

Her Şey Çok Güzel Olacak; en kötü şartta ve durumda bile Altan’ı bırakmayan motto ve onun hikayesi.

Cem Yılmaz’ın beyaz perdede ilk deneyimi olan ve Ömer Vargı’nın yönettiği filmde ayrıca Mazhar Alanson ve Ceyda Düvenci gibi isimler yer alıyor.

Altan Çamlı, yürüyüşünde bile sanki Beyoğlu sokakları ona aitmiş gibi bir özgüvenle dolaşan, bugüne kadar hiçbir hedefine ulaşamamış olsa da çok büyük işler başaracağına dair olan umudunu hiç yitirmemiş bir karakter. Etrafındaki insanlardan saygı ve itibar görüyormuş havasında olsa da aslında çevresi hiçbir baltaya sap olamamış olduğunun farkındadır. Bunu ise en çok yüzüne çarpan ve abisi olan Nuri ile yıllar sonra bir büfede karşılaşacaklardır.

Nuri ise avare kardeşi Altan’ın aksine çok daha ağırbaşlı, güvenilir, kendi ayakları üstünde durarak düzenli bir hayat kurmuş biridir. Uzun zaman sonra karşılaştığı kardeşinin başına bela olacağını bilse de Altan’ın ona yapışmasıyla tekrardan hayatına girmiştir. Sonuçta Altan uslanmaz bir işgüzar olarak kendi kafasına koyduğu hedeflerine ulaşmak için abisi Nuri’yi kullanmayı kafasına koymuştur.

Altan, abisinin çalıştığı ecza deposunu gördüğü an, bar açmak için ihtiyacı olan parayı nasıl bulacağına dair olan planını kurmuştur. Altan’ı çok iyi tanıyan abisi Nuri, onu sürekli hayatından uzaklaştırmaya çalıştıysa da bir türlü kurtulamaz. Ne kadar yerinde duramayan ve yaramaz biri olduğunu bildiğinden, depodan ayrılırken bile küçük yaştaki çırağına Altan için, “Sercan ben gidiyorum, buna göz kulak ol.” diyerek çıkar.

Altan’ın doğasında durmak yoktu tabi ki. Ecza deposunda satılan bazı ilaçları çalıp mafyaya satma planını kusursuz bir şekilde tamamlayarak barı açacağına dair umudu tamdı. Bununla beraber arasının pek iyi olmadığı eşi Ayla ve babasıyla da ilişkilerini düzelterek her şeyin tamam olacağına inanıyordu.

Depoya girip istediğini elde etmek amacıyla, abisine binbir türlü bahanelerle yanaşmaya çalışır ve en sonunda gözüne girmek için araba bile çalar. Abisi bu sefer oltaya gelir fakat yakalanmaları çok uzun sürmez. Yine de Altan hiçbir şekilde pes etmez ve yanında ilaçlarla, abisini de ikna ederek Bodrum’un yolunu tutar.

Abisi Nuri’yi orada oyalayarak arkasından işlerini halleden Altan, başına açtığı sorunlardan habersiz bir süreliğine çok mutludur. İlaçları satıp parayı almıştır ve geriye kalan tek şey İstanbul’a dönüp barı açmaktır. Dönüş yolundayken peşine taktığı mafyadan habersiz; arabasını çaldığı insanların ona sorun çıkaracağını düşünür. Altan’ın mutluluğu çok uzun sürmez, başı yine beladadır. İstanbul’a dönerek tüm planlarının boşa çıkacağını öğrenecektir.

Nuri ne kadar huysuz davransa da aslında Altan’ın yanında durarak ona yardım etmeye çalışır. Ne de olsa Altan’ın sahip olduğu kıvrak zeka onu tüm durumlardan kurtaramaz. Babasının evine giderek saklanmayı planlar; babasının öldüğünü öğrenir. Abisi; elindeki parayı, çaldığı arabanın tazminatını vermek için kullanmak ister ve yine birbirlerine girerler. Neyse ki Altan parayı ne onlara ne de mafyaya kaptırmaz fakat bu sefer de para yanar.

“En azından hayattayız, bu da bir şey be abi.”

Altan’ın tüm planları suya düşmüş, elinde bir şey kalmamıştır. Tüm bunları yapmasının sebebi ve sevdiği kadın olan Ayla dışında. Olanlardan sonra bir şeylerin daha çok farkında olan bir Altan karşımıza çıkıyor; zaten sakat paraydı diyerek abisini şaşırtıyor. Artık eve ve Ayla’nın yanına dönme vakti geldiğinde ise bu sefer Ayla’nın yanına içi boş vaatlerle gitmek yerine bir buket çiçek alıyor. Evdeki manzara ise Altan’ı deliye döndürüyor; Ayla’yı arkadaşıyla beraber yakalıyor.

“Sen diyeceksin ki Ayla öyle bir şey yapmaz; yaptı yapmadı, neyse ne hayat işte.”

Sudenur Atabaş / info@refleksif.com

Exit mobile version